Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) yeni başkanı ile gerçekleştirdiği toplantının ardından merakla beklenen politika faizi kararını açıkladı. Merkez Bankası, politika faizini yüzde 8.5'ten yüzde 15'e çıkardı.
Kararı değerlendiren Gelecek Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, iktidarı geçmişte söylediği sözler üzerinden sert şekilde eleştirdi. “İktidarın baş ekonomistinin ortaya attığı ‘faiz neden enflasyon neticedir’ safsatası milletimize 2 yıldır ağır ekonomik bedel ödetmektedir” diyen Ekici, şunları söyledi:
“Maalesef iktidar, bu akıl dışı teorinin uygulanmasına vatandaşlarımızın dini inançlarını da alet etmiştir. Dinimizce faizin yasak edilmiş olmasına atıfla ‘ortada nas var, sana bana ne oluyor?’ söylemiyle iktidarın ‘faiz neden enflasyon neticedir’ safsatasına karşı çıkanlar ‘faizci, dış güçlerin sözcüsü, üretim düşmanı, mandacı, hain’ v.b. suçlamalara maruz bırakılmıştır. Bu safsatayı eleştiren iktidar partisi üyesi eski bakanlar, milletvekilleri ve bürokratlar dahi aynı suçlamalara maruz kalmıştır. Bu akıl dışı uygulamanın 2 yılın sonunda ekonomimizi uçurumun kenarına getirmesiyle birlikte bu suçlamaların muhataplarından biri olan ve 2018 yılında faizci dedikleri Mehmet Şimşek’i İngiltere’den ekonominin başına getirdiler. Bugün de Mehmet Şimşek üzerinden faizleri artırarak bu yanlış teoriden ‘U dönüşü’ yapıyorlar. Ancak bu safsatadan ‘U dönüşün’ bedelini geniş halk kesimleri ödemektedir ve ödemeye devam edecektir” ifadelerini kullandı.
ENFLASYON TEKRAR PATLAMIŞTIR
Yanlış teorinin peşine takılmanın sonucu olarak enflasyonun patladığına dikkati çeken Ekici, şöyle devam etti:
“Enflasyonda rekorlar kırdık. Enflasyonda Avrupa Şampiyonu olduk, Dünya’da ilk 10’da yer aldık. Ev ve araba almak işçi, memur ve esnaf için hayal oldu. Ev kiraları uçtu. Gıda fiyatları uçtu. Milletimiz et, peynir, süt gibi temel gıda maddelerini alamız oldu. Vatandaşlarımız ucuz et, ucuz ekmek, ucuz peynir vb. ucuz gıdalar alabilmek için ESK ve Tarım Kredi Kooperatif marketlerde uzun kuyruklar oluşturdu. Elektrik, doğalgaz, su vb. faturalar şiştikçe şişti. Akaryakıt fiyatları 4’e katladı. Vatandaşlarımızın ulaşım maliyetleri uçtu. Uygulanan bu akıl dışı ekonomi politikaları sonucu TL dünyada en çok değer kaybeden paralardan biri oldu. Bulgaristan, Azerbaycan gibi ülkelerin paraları TL karşısında 10 kat daha değerli hale geldi. Yabancılar adeta batan geminin mallarını alır gibi Türkiye’ye alışverişle geliyorlar. En büyük kâğıt para olan 200 TL adeta 20 TL oldu. Bayrağımız gibi Milli Marşımız gibi ekonomik bağımsızlığımızın ve itibarımızın sembolü olan Türk Lirası’nın itibarı maalesef düşürülmüştür. TL’nin değerini korumak için çıkarılan Kur Korumalı Mevduat sistemiyle 85 milyondan toplanan vergiler % 1’i dahi bulmayan mevduat sahiplerine faiz olarak ödenmiştir. Bu sistemle fakirden alınıp zengine verilerek servet transferi gerçekleştirilmiştir. Yapılan hesaplamalara göre şimdiye kadar 200 milyar civarında kur farkı/faiz ödemesi mevduat sahipleri adına tahakkuk etmiştir. Kur yükseldikçe KKM sisteminin fakir halka maliyeti artmaya devam edecektir.”
İKİZ AÇIK OLAN CARİ AÇIK VE BÜTÇE AÇIĞI
Kötü ekonomi yönetimi sürecinde cari açık da tarihi rekorlar kırıldığını kaydeden Hasan Ekici, “Açığa bağlı olarak ülkenin döviz talebi artmış, ithalat maliyetleri artmıştır. Ekonominin finansmanı zorlaşmıştır. Bu dönemde sadece cari açık değil aynı zamanda kamu bütçe açıkları da hızla artmıştır. Bütçe açıklarının artması vatandaşlarımıza ilave vergi yükleri ve borçlanma faiz maliyetleri getirmiştir. Hazine, uluslararası piyasalardan yüksek faiz oranlarıyla ve dolar/Euro bazlı borçlanmak zorunda kalmıştır” ifadelerini kullandı.
AÇIKLANAN FAİZ KARARIYLA BİRLİKTE MİLLETİMİZ ACI REÇETELERİ İÇMEYE BAŞLIYOR
Bugün açıklanan faiz oranıyla birlikte 2 yıldır hızla yoksullaşan vatandaşın daha da yoksullaşacağını kaydeden Hasan Ekici, son olarak şunları söyledi:
“Faiz artışının doğal sonucu olarak tüketim ve yatırım harcamalarında düşüş buna bağlı olarak da talepte ve akabinde arzda bir azalış gerçekleşecektir. Yani bu faiz artışının nihai sonucu üretimde, gelirde ve istihdamda daralma olacaktır. Yani sonuç işsizlik ve yoksullaşma olacaktır. İktidarın keyfi ekonomi yönetimini bedelini maalesef yine milletimiz ödeyecektir. Maalesef acı reçeteyi hastalığın sorumlusu olanlar değil hasta ettikleri milletimiz içecek”